Sen doğrudan ölüm denen sonunun gözlerinin içine bakmadan değişemezsin. Sen ne kadar değersiz bir zerre olduğunu görmeden evreni oturttuğun çevrenin ve herşeyin senin için yaratıldığı yalanının farkına varamazsın. Yönetmek sana mı biçildi, hükmetmek sana mı? Sen daha kendinle ilgili en ufak doğru hüküm veremezken evreni yönetmek neyine. Önce iyice bir aynaya bak. Çıkar doğduğun gün taktıkları maskeyi. Hatırla ezberlerle sana unutturulanı ve unut tüm ezberlerini. Kendi "Felaket"'ini yarat; çünkü insanınki geldi bile, hemen orda eşikte. SÜRÜye uyma artık. Yüksel biraz genişlet görüşünü ve gör hepberaber gittiğiniz yeri. Cehennem diye korktuğun, kaçmak için debelendiğin o sıcak çamura gömülüyorsun. Sen sen olmadan hepberaber ancak olacağın yer o çamurun dibidir. Çamurda değil sizi dibe çeken yine sizsiniz. Ne kadar pisliğe gömülseniz ya yükselmek için yada eşitlenmek için bir başkasını çekiyorsunuz derinlere ve alışıyorsunuz o derinliğin irinine pisliğine.
Ruhunu temizle bedenin kanından etinden kılından, çok alıştın maskene ey adam. Maske oldun, gerçek sen, tanıdığım sen kayboldun. Korkmuyorum ama, aslada korkmadım, çünkü bayrak yerde kalmayacak. Eğer biri düşerse Yaradan'ın yaratıklarının, bir diğeri onu kaldıracak.
Bak kalbim biraz daha küçüldü...